23 Eylül 2010 Perşembe

"özel sebepler"

Evet, üni-terk bir şahsiyet olduğumu öğrendin...
"Seni böyle de bağrımıza basarız kuzuuum... Aman da büyümüş de üniversiteleri bırakırmış... aman da aman..." diyorsan tamam otur bekle, ben gelicem birazdan.

Azıcık işim var, kendime sövdürmem lazım...

Bu yıl karşılaştığım herkes gibi "salak bu" bakışı atacaksan sen de bana, sıraya gir... Sonra da uslu uslu bekle, araya kaynak yapma... olmadı ben gelirim ayağına, yabancı mıyız canım... bi güzel kızarsın, anlaşırız... :)

Bir yıl boyunca üniversiteyi neden bıraktığımı soran herkese "keyfim ve kahyası"nı gösterdim... Doğrucu davut, dürüst ayşe, inat fatma'lığım tuttu...  Olan lafı yiyen gene ben oldum...

Bundan sonra soranlara öyle uzun uzadıya açıklama yapmak yok...
davut, ayşe, fatma... dağılın şimdi.... xP

üniversiteyi bırakmanın püf noktaları

Bir kaç sene önce gerçek oldu kuzenimin en büyük hayali.. Çanakkale güzel sanatlar'da tiyatro bölümünü kazandı... Ve sonra gitmedi... Bırakamadı ailesini...

Vardır bir bildiği dedim.. ama anlamadım açıkçası... Neden hayallerini terk etti, anlamadım.

2009... 23 Eylül...Geçen sene bugün... Evden cümbür cemaat uğurlandım uludağ üniversitesine.. Annem gözleri kıpkırmızı el sallıyor arkamızdan, sıkıyor kendini ağlamamak için... Bende üzüntü falan yok, aksine hevesliyim.. hayalimdeki bölümü kazandım, öss kabusu bitti... Zevkle yakıldı kitap defterler... Yeni bir hayat başlıyor, hep özendiğim yurt hayatı...

2010... 23 Eylül... Bugün yani... Bir hafta sonra dersane başlayacak... Yine sınav telaşı... ve hedef yine psikoloji... ama bu kez şehir içi.... Üniversiteye hazırlanan üni-terk'im ben şimdi...

Ve son olarak:
2007... aylardan Eylül yine.. Anneannemlerin evinde bulduğum bir defteri günlük yapmışım... Defterin kapağına bir logo basılmış, önemsememişim fazla, öyle şekiller çizmişim üstüne... Yaldızlı harfler sırıtıyor amblemde:  Uludağ Üniversitesi...

Kader diyorum... Anlamadım seni... ama vardır elbet bir bildiğin...

Ve Pişman oldum... diyorum kaç kere.. Olamıyorum...

20 Eylül 2010 Pazartesi

sosyal-fobi... kimsin sen?


Seviyorum ulennn... anti kahramanları seviyorum..

Johnny Depp'i ve canlandırdığı birçok karakteri, göz kapağı düşük Hayko'yu, beterböcükü, bugs bunny'yi, for vendetta'dan önceki V'yi....

Neden mi seviyorum... adamlar "normal" kavramına meydan okuyor çünkü...

Ama fazlasıyla normal olmaya çalışmak, refleks haline gelmiş birçoğumuzda... bende en başta... 

Özgüvenim yerlerde bu yüzden... Uyumlu olucam, beklentileri karşılayacağım diye, kendimi sakladım içime... ara da bul şimdi...

Yalnızken ya da yakın olduğum kişiler varken çıkıyor ortaya ama sonra kaybediyorum...

Sen bana nasıl bakarsan ben öyle görüyorum bazen kendimi... salak diyorsan, öyle hissediyorum... cici kız'sam gözünde, hayal kırıklığına uğratmamak için seni, kafandaki kalıba giriyorum.. ama yok dar geliyor.. sığamıyorum..


Herkesin bir lokmayla doyduğu sofrada ikinci lokmayı alamıyorum...


Sessiz ve uyumlu olduğumu düşünen insanların arasında, kara dediklerine ak diyemiyorum..

Beni sev diye, kendimi dışlıyorum...

Bu yüzden sosyo-fobik bir şahsiyetim kendimi bildim bileli. Olumsuz yargılanmaktan feci halde korkan, genellikle kalabalıklardan hoşlaşmayan özgüvensiz kişidir kısaca sosyal-fobi sahibi. Senin dünyanda normal olucam diye, vücudu anormal tepkiler göstermeye alışmıştır...

Bilenler bilir, nasıl engeller insanı bu meret... Boğazın düğümlenir, beyin donar kalır, kekelersin.. Dünyanın en başarılı engelidir bu, yakaladı mı bırakmaz...

Ama yaka silkiyorum ben artık, boynuma sarılmış elleri düşüyor özgüven canavarının... her zaman başarılı olamıyorum ama eskisinden daha rahatım. Arada düşüşler de oluyor ama geçeceğini biliyorum..

Bir kitap aldım çünkü...

"ÖZGÜVEN" adı... yazarları: Matthew McKay, Patrick Fanning... "Arkadaş" yayınevinden çıkmış...

Öyle el yakmıyor, 10 lira... ve kişisel gelişim kitabı falan değil bildiğin kendi kendine terapi bu... kesinlikle tavsiye ederim... 100 sayfa okudum ve inanılmaz yardımcı oldu, etkisi bariz.. en önemlisi bakış açını değiştirmek, bu kitap da bunu başarılı şekilde yapıyor... tavsiye ederim :) hatta resmini de koyayım...



Para tuzağı birçok kitap arasından gerçekten yarar sağlayanını bulmak çok zor, bunu kendimden biliyorum :) kitabın tanıtımından pay aldığım falan yok yani efenim :D

Yeni yılda "şunu yapıcam artık böyle olmucam" der ya herkes, şu eylül de benim için yeni kararlar arifesi...

Yaz bitimi, yeni bir dönemin başlangıcı...

Listenin başında da bu var.. "özgüvenimi geliştirmek".. çünkü hayatın tadı çıkmıyor böyle..

Kendimi olduğum gibi sevmek, saçmalayıp gülmek istiyorum..

Sürüden ayrılmak istiyorum, bunu göze almak... Varsın kapsın kurt beni..

Ne demiş Paluo Coelho:

"Normal, bize kim olduğumuzu ve ne istediğimizi unutturan her şeydir."

Emre Aydın da bir twitinde yazmıştı: "sürüden ayrılarak yaptığım her iş için uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum." diye... ay dur valla öpüjem kendimi... çünkü bugün içimdeki bir koyunu saldım... koş dolly, koş kızımmm...  x)