8 Ekim 2010 Cuma

kurbağa pirenses- bir ibret tablosu!



dikkat dikkat... bu ibret dolu bir hikkayedir, çoluk çocuğu ekrandan uzaklaştırınız... dikkat dikkat
hatırlarsan ey blogcuk, geçenlerde "bugünün kelimesi 'neden! ' olsun" demiş ve bunun bir soru olmadığını belirtmiştim. meğersem bu bir soruymuş... ve acı gerçeği fark ettiğimde cevabı da buldum... her şey bana şu cümleyi söyletmek içinmiş: dersaneye gitmek istiyorummm..

olay şöyle gelişti... salı günü saat 6buçukta hayata tüm nefretimi sunarak uyandım... zira dersanenin ilk günüydü ve benim kırmızı bir gözüm vardı... otobüste bana bakmamak için kendiyle cebelleşen bir kız sayesinde eğlendim... zaten ne zaman dışarı çıksam insanlar dehşetle sağa sola kaçıştılar, hunharca dışladılar beni... oysa "böö!" falan yapmamıştım kimseciklere... öylece yürüyordum sadece... kırmızı gözlerimle...
(...dudakların emel sayın misali titremesi ve ağlama efekti...)

neyse ki dersane korktuğum gibi değildi... yine de eve döndüğümde kötücül bir hissiyat sarmıştı benliğimi... dersaneye yeniden başlamanın öfkesi, kini, nefreti kontrolümü ele geçirmişti...
geçen sene, attığım test kitapları da film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu... yeniden bu yollarda ne işim vardı benim....
büyük bir buhran geçirerek kendimi poliklinikte buldum... okey masasından koparılmış gibiydi yaşlı doktor... ona güvenemeyeceğimi bilmeliydim... bir damla yazdı reçeteye...
ve diğer sabah uyandığımda aynalar çok acımasızdı eyyy blogcuk, resimdeki kurbağa vardı karşımda... ben sırıtmıyordum tebi öyle.... rengim de o kadar yeşil değildi.... sözün özü, sol gözüm açılmıyordu, onu hor gördüğüm içün küsmüştü bana.... kan çanağı halini bile özler olmuştum...

ama heyhat... bir kere kırmıştım onu... gittiğim başka doktor, yeni damlalar verdi... "Allah'tan ümit kesilmez" diyerek omzumu sıvazladı... o gün bu gündür, tek gözle dolaşıyorum evin içinde...
sol gözüm, senden özür diliyorum...
ve...
(...nefesler tutulmuş...)

ve dersanaye gitmek istiyorum...

(... seyirciden "ouuuuu" sesleri eşliğinde... hıçkırıklar, aksırıklar, tıksırıklar...)


*
neymiş.... gözüne iyi bakıcakmışın, renginden dolayı ırkçılık yapmıcakmışın...
neymiş... dersaneye gidebilmek bir ayrıcalıkmışşş..
ve en önemlisi...
"neden" kelimesi bir soru anlamı taşıyormuş....

(...alkışlarrr alkışlarrr alkışlarrr...)

4 Ekim 2010 Pazartesi

haykolik kız

eveeet selamlar efenim... müjdemi isterim... yarın bir asosyal daha topluma kazandırılıyor... dersane başlıyorrr... yeni insanlar, gereksiz bilgiler ve zebani misali hocalar...

korkuyorummm...

ama şundan eminim blogcum; yarın sınıftaki en dikkat çekici kız ben olucam, kimse benden gözlerini alamıcak... hiç öyle bakma eminim ben... nerden mi geliyor bu güven, gel bak anlatayım...


geçen ne dedim, hatırlıyor musun, yevrucum:

hayko cepkini, seviyorum ben... adamlar, normal kavramına meydan okuyor çünkü...

yok hala bir şeye meydan okuduğum yok ama vücudum belli ki bu sözü yanlış anlamış... ya da geçen hafta göz ameliyatı olan babannem, ona güldüğümüz için beddua mı etti bilmiyorum... iki gündür sol gözüm bildiğin kan çanağı, beyaz tek yeri kalmadı, göz kapaklarım da şiş ve kaşınıyorrr...

evet... bu birçuk yıldır eve kapanmış bir kızın ilk sosyalleşmesi için ideal bir yol... çok rahatladım...

* bugünün kelimesi "neden!" olsun... ve bu bir soru değildir !