21 Kasım 2010 Pazar

Kazanan Yalnızdır-Paulo Coelho



Şimdi sevgili sen... Ey okuyucu, blog'umun hüzünkovan kuşu, geceleyen kişilik seni...

Sana bu kitabı önermiyorum...

Çünkü hala beğendim-beğenmedim diyemiyorum... birini seçsem, diğer taraftan bir "ama" çıkıveriyor...  yine de ilginç aforizmalar var... ben tanıtayım sen karar ver bakalım...

Paulo Ceolho'u severim çok... kitaplarında genelde ruhun arayışını, ilahi aşkla bütünleşen gerçek aşkı, tanrının dişi yüzünü anlatır... bu kitapsa arayıştan çok kayboluş üzerine...

Başarıya, şöhrete ve lükse olan bağlılığımızın, yüreğimizin gerçek sesini duymamızı engellediğini; bu değerlerin hayallerimizi, hayatımızı, bizi yönlendirdiğini anlatıyor...

Kırmızı halıyı ezen o ayaklara, başka bir dünyadan gelmiş gibi gözüken oyunculara, insanı kıskandıran Oscar'lara, Emmy'lere... kaymak tabakanın tüm sahte ışıltısına, gerçekçi bir bakış açısı var bu kitapta... yazar, "temel olarak, kitapta yazdığım her şeyi gördüm." demiştir zaten...

Cannes Film Festivalinde geçiyor roman... Kitabın kahramanları, öldürmeyi 'bazen' gerekli gören Rus milyoner İgor.... Ortadoğulu moda devi Hamid.... başrol peşindeki amerikalı aktrist Gabriela.... manken Jasmine ve son olarak Hamid'in karısı-İgor'un eski karısı Ewa...

bazı sözler ilgimi çekti, çizdim altını... önceden hiç kitap karalama alışkanlığım yoktu, kıyamazdım.... hadi hayırlısı :)

-moda, aslında "ben sizin dünyanızdanım. sizin ordunuzla aynı üniformayı giyiyorum, onun için beni vurmayın." demenin bir biçimidir.

-kitaplarımdaki değişmeyen temalardan biri de hayallerinin peşinden koşmanın bedelini ödemenin önemi olmuştur. (özdeyiş)

-"insanların hissettiği, yaşadığı ve gördüğü şeyler de onlarla birlikte ölür; tıpkı yağmurla akıp giden gözyaşları gibi."

-normal, bize kim olduğumuzu ve ne istediğimizi unutturan her şeydir... ;)

- bütün gençler dünyayı kurtarmayı hayal ederler. Bazıları  aile kurmak, para kazanmak, seyahat etmek ve yabancı dil öğrenmek gibi daha önemli şeyler olduğu sonucuna vararak bu hayalden çabucak vazgeçerler.

-şöhret sendromu. insanın kim olduğunu unutup başkalarının kendi hakkına söylediği her şeye inanmaya başlaması.

-psikiyatrist birçok cömert, şefkatli insanın bir dakikadan ötekine tamamen değişebileceğini anlattı. Bu olguyla ilgili birçok çalışma yapılmış; bu ani değişikliğe en sevdiği meleği olmasına karşın Tanrı'yla rekabete girişen Şeytan'a gönderme yaparak 'şeytan etkisi' demişler...

-aslına bakılırsa film senaryolarının çoğu şöyle özetlenebilir; adam kadını sever, adam kadını yitirir. Adam kadını yeniden elde eder. Tüm filmlerin % 90'ı aynı temanın çeşitlemeleridir.

-elmas ya da bir başka adıyla pırlanta, herkesin bildiği gibi, ısı ve zamanın etkisiyle değişen bir kömür parçasından başka bir şey değildir.

-şansı yakalamak için her şeyi göze al ve sana rahat bir dünya sunan her şeyden uzak dur.

-biz onu yok edemeyiz; sınırı aşarsak, gezegen bizi yüzeyinden silip atar ve varlığını sürdürür. neden hiç gezegenin bizi yok etmesine izin vermemekten söz etmiyorlar ki?

-yaşamak bile sağlığa zararlı. eninde sonunda ölüyor insan.

-bir de ekşi'de gördüğüm iki cümle var... ya gözümden kaçtı ya da üşendim altını çizmeye :) ilkini "notear", ikincisini "auro" eklemiş...

-deniz, bir tek kum taneciği yutmayagörsün, bütün avrupa küçülür. kuşkusuz, fakına bile varmayız. belki yalnıza bir kum taneciğidir yok olan ama o anda koca kıta ufalır.

-bir de ruha sarılan bir hastalık vardır ki, onu pek bilmeyiz. ilk evreleri çoğu zaman hiç farkedilmediği için çok tehlikelidir. ilk kayıtsızlık, ilk istemsizlik belirtisini görmezlik etmeyin! bu hastalık, ancak, yüzeysel biçimde yaşamaya zorladığımız ruhun acı çektiğini, hem de büyük acılar çektiğini fark ederek önlenebilir. ruh güzel ve derin olan her şeyi sever...

-sıra yazarın "Brida" adlı romanında... aklımdaydı bayağıdır... şizo-mizo da övünce aldım... kapağı çok pis çekiyor beni! :)

5 yorum:

  1. hoş cümleler varmış içinde beğendim.. :) özellikle şu cümle şuan içinde olduğum ikileme cuk diye oturdu:

    "şansı yakalamak için her şeyi göze al ve sana rahat bir dünya sunan her şeyden uzak dur."

    son bir haftadır kafam çok dolu.. tiyatro hocam aradı yeni bi oyun çıkaracaz yer almak ister misin diye.. ben de hayır diyemedim.. ama evet de demedim.. :) düşünüyorum bir haftadır, yarın cevabımı verecem ama hala kararsızım.. okulum var malum ve biraz yoğunum.. ama tiyatro deyince de içim kıpır kıpır oluyo.. e bu sene konservatuar sınavlarına girmeyi de düşünüyorum, benim için iyi olur oyüzden.. oyyhhh napcam yahuuu..... :/

    anacım iki dakkada da içimi döküverdim.. :D

    neyse konuya döneyim.. Paulo Coelho'nun kitapları insanları hep düşündürmeye, zihinlerinde farklı kapıları açmaya iter.. Brida da öyle.. okuduktan sonra reenkarnasyona bayağı takmıştım.. :D

    neyse onu da oku buraya yaz yevrum, merak ediyorum yorumunu..

    yazın yine çok hoş olmuş canım.. haydin öpüyoree... :D

    YanıtlaSil
  2. o cümleyi ben de amaç edinmeye çalışıyorum yevru ama pek beceremiyorum... :D

    kuzu bence git.. sınavlara da gircekmişin.. senin için çok iyi olur... sıkıştır programı, sahneleri özletme.. zor olur, yoğun olur ama uzak kalmazsın böylece :)

    reenkarnasyon ha... ben biraz takmış durumdayım zaten... inanıyorum kendi çapımda... ay bak iyice merak ettim şimdi :)

    sağol kuzu... öptüm ben de.

    YanıtlaSil
  3. söylediğinden beri çok merak ediyorum bu yazarı cümleler gerçekten çok iyimiş özellikle de -normal bize kim olduğumuzu ve ne istediğimizi unutturan herşeydir-önceden bir yazında okumuştum hatırlıyorum :) veronika'dan başlayıp bunuda okumak istiyorum:) güzel bilgilendirme için teşekkürler corci ;)

    YanıtlaSil
  4. ne demek maykiii :) evet veronika çok iyiydi ya çok sevmiştim :) ama ondan sonra brida'yı tavsiye ederim çok etkileyiciydi :) ha bir de simyacı var, küçükken okumuştum bir daha okucam... o da çok farklı bir romandı :)
    daha benden alacağın çooook kitap var yani :D

    YanıtlaSil
  5. veronika'yı aldım bilem :) şimdiki bitsin ona başlacam hemen diğerlerini de senden alırım artık:)

    YanıtlaSil