12 Aralık 2010 Pazar

Merhaba, nasılsınız efenim?

Selamlar!
Günlüğüme de hep böyle başlıyorum. Selam'la...

Ama küçükken en nefret ettiğim şeylerden biriydi bu hoşbeşler. Pek yakın olmadığım birine "meraba" derken çok sahte gelirdi sesim kulağıma. Yalan söylüyormuş gibi hissederdim kendimi, hiç umurumda olmayan birine "iyiyim siz nasılsınız?" diye sorarken. Hele bir de büyüklerin, gözlerinden ateş çıka çıka bahsettikleri kişiyi "oooo nasılsın amcoğlu" edasında karşılamaları yok mu, yerin dibine girerdim.

Şimdi ne kadar kolay selam veriyorum, falancanın hiç hazetmediğim oğluna. Sırf bizi huzursuz edebilmek için gizli numaradan arayıp sesimizi dinleyen insanın elini öpüyorum bayramları. "Canım" diye sarılabiliyorum ayrıldığımız an kuyumuzu kazanlara.

Küçükken haksız bir azar işittiğimde, ne bileyim bir yerde bir adaletsizliği fark ettiğimde beynimin içinde bir mahkeme kurulurdu. Tanrı seslenirdi köşesinden asıl suçluya. Gösterirdi yaptığı kötülükleri. Sonunda sanık, eğerdi boynunu ve anlardı hatasını.

En büyük ceza bu gibi geliyor bana.

Tene işleyen alevler yok ki cehennemde, o kadar kolay değil... "Ne yapmışım ben"ler var... Maşuk'un sillesini beklerken korkuyla, yanağının boş kalması, aşktan düşmek var... Nefretle yoğrulduğunu sanarken "sen sevgiden yaratıldın"ı anlamak var.

Gülümsüyorum bu yüzden "Siz nasılsınız?" derken. Gözlerime de ulaşıyor tebessümüm.  Ruhum bakıyor gözlerimden, içtenlikle.

hem kendine yapabileceğin en büyük iyilik de zaten bu değil mi?
*Bu yazı kendim içindi... Bazen bir öfke yer ediyor içimde, çoğu zaman nedensiz...Ve herkese karşı.... Şuan mesela düşünceyi coplayarak masumiyeti öldürenlere karşı, büyük büyük dedenin damarlarına bıraktığı kan yüzünden seni tanımadan nefret edenlere karşı, yaşadığım topraklarda birbirini kesen biçenlere, göremeyenlere karşı... Nefretten nefret ediyorum... Tefecinin kafasına baltayı saplarken aslında tüm insanlığı öldüren Raskolnikov gibi hissediyorum kendimi... Bazı dönemler oluyor böyle... ve bu halimden hiç hoşlanmıyorum... Kendim için yazdım bunu anlayacağın... sevgiden yaratıldık çünkü biz... hatırlamak için... unutursam tefeci de ben oluyorum çünkü, suç da ceza da...

Sen unutturmalarına izin verme...

Şimdi "Hayat Sevince Güzel" şarkısı eşliğinde, manavla, bakkalla falan el ele tutuşup dönüyor dönüyor dönüyoruz... Katilimiz uçurumdan düşmek üzereyken mutlaka elini tutuyoruz, bize tokat atana öbür yanağımızı göstermek suretiyle mutlu oluyoruz hatta o yorulmasın diye yumruğuna doğru son sürat koşuyoruz... Yaşlıları karşıdan karşıya geçiriyoruz falan...
Saranghae! ;)

4 yorum:

  1. sevgi pıtırcığı çingum benim.. :)) yirim ben seni....

    valla ben hiçbir zaman kinci bi insan olmadım.. bunu kendimde artı bi değer olarak görsem de bazen keşke insanları bu kadar kolay affetmesem diyorum.. sevgi, saygı falan filan tamam eyvallah da işte keşke bunu anlayabilenle ya da en azında biraz da olsa anlama yetisi olabilenle karşılaşsam da fitil olmasam,sinirden kendimi yemesem,çığırmasam..

    küçükken ben de çoğu şeyi samimiyetsiz bulurdum.. onu geç daha birkaç sene öncesine kadar "canım" kelimesi çok yapmacık gelirdi bana.. herkes ilk kez tanıştığı herkese canım der ya hani, illet olurdum işte.. "nedir yani? senin canın bu kadar kıymetsiz mi ki her önüne geleni canın ilan ediyosun?" derdim içimden.. e noldu sonra, işte şimdi de ben aynısını yapıyorum.. hatta bi cümlemin içinde canım kelimesi geçmezse, ya da mesajımda, eksikmiş gibi hissetmeye başlıyorum..

    velhasılı kelam gittikçe yapmacıklaşıyoruz azizim.. arkasından konuştuğumuz insana gayet rahatça gülümsüyoruz.. arkamızdan konuştuğuna emin olduğumuz insana merhaba veriyoruz, muhabbet edip eline daha çok malzeme veriyoruz.. zavallılaşıyoruz gitgide..

    YanıtlaSil
  2. bi dönem fazla yemiştim kendimi..

    "herkes neden böyle?" "bu kız nasıl bu kadar kolay yalan söyleyebiliyor? ve kendisi bu yalanlara nasıl böyle kolayca inanabiliyor?" falan.. hatta saf saf sorardım arkamdan iş çevirene "neden yapıyorsun?" diye... tabisi kılıf hazırdı :D

    işte ne oldu.. kendime zarar verdiğimle kaldım.. üzüldüm, sinirlendim...

    ama takmıyorum artık öyle.. bazı insanların haline vahvahlamaya başladım sonra.. o zaten kendisiyle yaşamak zorunda.. hayat boyu ne tatmin olacak ne de huzurlu.. bulmuş bulacağını yani :D

    sevgi pıtırcığı ha? :DD hahahaa hakkaten öyle takılıyorum dimi :D ama kendimi düşündüğüm için :) böyle bakınca kafam rahat.. daha çok gülümsüyorum... şanslıyım diyorum.. mutlu oluyorum o zaman da :D

    yoksa... bi bıraksam.. gerçekten seri katil olabilitem var :DD

    YanıtlaSil
  3. cümlelerin derinliğine,yoğunluğuna gelin hey dostlar :)köşe yazısı kıvamında,çikolata-kahve tadında :):) çok güzel anlatmışsın valla durumu :) çok doğru söylüyorsun "o zaten kendisiyle yaşamak zorunda.. hayat boyu ne tatmin olacak ne de huzurlu.. bulmuş bulacağını".aynen öyle bu tip insanlar için hiçbirşey yapmamak en iyisi sanırım,kendileri bulsun müstahakalarını :)

    YanıtlaSil
  4. ayy sağol maykimm o senin güzel görüşünden :D:D

    YanıtlaSil